Haber

Anne rahmine giren plastik, insan kanına kadar ulaştı!

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında dünyada ve Türkiye’de plastik kirliliğinin boyutlarına dikkat çekti ve bir an önce önlem alınması gerektiğini vurguladı. Mikroplastiklerin birçok balık türünün midesine girdiğini belirten Vakıf, bugüne kadar üretilen yaklaşık 8 milyar ton plastiğin sadece yüzde 9’unun geri dönüştürülebildiğini hatırlattı.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çevre bilincini artırmak amacıyla her yıl 5 Haziran’da farklı bir temayla kutlanan Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması “Plastik kirliliğine son” olarak belirlendi.

Pasifik Okyanusu’ndaki plastik yığını 1,6 milyon kilometrekare!

Bugün 7. Kıta olarak adlandırılan ve insan etkisiyle oluşan Pasifik Okyanusu’ndaki plastik yığını 1,6 milyon kilometrekarelik bir alana sahip. TEMA Vakfı Yürütme Konseyi Başkanı Deniz Ataç, bu yığına dikkat çekerek, “Türkiye’nin neredeyse iki katı büyüklüğündeki bu plastik dağ, dünyamızın plastik kirliliği sorununun boyutlarını gözler önüne seriyor. Kara ve nehirlerden denizlere oradan da okyanuslara ulaşan plastik kirliliği, öncelikle deniz ekosistemindeki hayvan ve bitki türlerine zarar veriyor. Araştırmalar sonucunda artık birçok balık türünün midesinde mikroplastik olduğunu biliyoruz. “Ayrıca, doğmamış fetüste, yeni doğmuş bir bebeğin plasentasında, insan kanında ve akciğerlerinde mikroplastik olduğuna dair kanıtlar var.”

“8,3 milyar ton plastik üretildi”

Hem çevre hem de tüm canlıların sağlığı açısından önemli sorunlara yol açan plastik kirliliğinin nedenlerine değinen Ataç, “Plastiklerin geri dönüştürüldüğüne dair yaygın bir kanı var; Mevcut verilere bakıldığında, dönüşümün yeterli olmadığı görülüyor. 1950 ile 2015 yılları arasında dünyada insanlık yaklaşık 8,3 milyar ton plastik üretti; 6,3 milyar ton, yani %76’sı plastik atığa dönüştü. Bu plastik atığın sadece %9’u geri dönüştürülebilmiştir. Türkiye’nin Avrupa’dan en çok atık ithal eden ülke olduğu düşünüldüğünde, geri dönüştürülemeyen plastiklerin yarattığı kirlilik tartışılır hale geliyor” diyerek plastik kirliliğine dikkat çekti.

“Solunum yoluyla insan sağlığına zararlıdır”

Geri dönüştürülemeyen plastikler için tercih edilen bertaraf tekniğinin çoğunlukla yakma olduğunun altını çizen Ataç, “Bu işlem sonucunda hem iklim değişikliğine neden olan karbondioksit gazı hem de zararlı kimyasallar açığa çıkıyor. Örneğin 1 ton plastiğin yanması sonucunda 2,9 ton karbondioksitin atmosfere salındığı biliniyor.”

Salınan diğer kimyasalların da solunum yoluyla canlıların yaşamına zarar verdiğini belirten Ataç, “Toprağa, bitkilere, yüzey sularına ve yer altı sularına sızarak besin zinciri yoluyla insan ve hayvan sağlığına zarar veriyor” diyerek plastik kirliliğinin önlenmesi için önerilerde bulundu. .”

“Tek kullanımlık plastikler yasaklanmalı”

Plastik kirliliği ile baş edebilmek için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Ataç, “İnsan ve tüketim odaklı bir yaşam tarzı yerine insanın da diğer tüm canlılar gibi doğanın bir parçası olduğunun kabulü ile birlikte bireyleri plastik kullanmaya mecbur bırakmayacak, çevre kirliliğine yol açmayacak ve atık oluşumunu azaltacaktır. Düşük karbon ayak izine sahip işlerin üretimi artırılmalıdır. Tek kullanımlık plastikler yasaklanmalı. Yerel yönetimlere ve politika yapıcılara bu konuda daha büyük bir rol düşmektedir. Bunların yanı sıra gezegenimizin sağlığı için elbette ki tüketim tercihlerinin de bireyler tarafından değiştirilmesi gerekiyor. Tüketimi azaltmak, yeniden kullanım alışkanlığı kazandırmak, atıkları geri dönüşüme göndermeden önce kaynağında ayırmak gerekiyor.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

musabeylihaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu